Lol Bitiyor Mu? Bir Kayseri Hikayesi
Bazen zaman ne kadar hızlı geçiyor, anlamıyorum. Bir oyun, bir anı, bir anın içindeki ses… hepsi birden kayboluyor gibi. Bu yazı da, kaybolan bir şeyin ardından bir adım atma çabası gibi.
Bir Zamanlar Kayseri’nin Gökyüzü
Kayseri’de, her sabah güneşin ilk ışıkları masmavi gökyüzünde belirirken, ben her gün olduğu gibi bilgisayarımın başındaydım. Yani, çoğu zaman… Yine o eski alışkanlıkla, kahvemi hazırlayıp, sıcaklıkla başlıyorum güne. O günler, Lol’in içindeydim. Her gün, her an, her akşam… Oyun her şeyim olmuştu.
Lol, bana çok şey öğretti. İlk defa bir şeyler için gerçekten mücadele ettiğimi, düşüp kalkmanın ne demek olduğunu, azmin karşısında yenilginin bile bir anlamı olduğunu… Bunların hepsini Lol sayesinde öğrendim. Ama bir şey fark ettim, son zamanlarda o eski heyecan yoktu. O eski dostlarımla oyun oynamak bile eskisi kadar tat vermemeye başlamıştı. Bir yandan da, “Lol bitiyor mu?” sorusu aklımın içinde dönüp duruyordu.
Bir Oyun, Bir Hayal
Kayseri’de bir akşam, arkadaşım Caner’le telefonda konuşurken konu doğal olarak Lol’e geldi. Her zaman olduğu gibi biraz dertleştik, biraz şakalaştık ama bir şey fark ettim. Caner’in sesi bir tık daha soluktu. Eskiden sabaha kadar oyun oynadığımız zamanlarda, bu tür konuşmalar hiç bitmezdi. Ama artık bir şey değişmişti. Caner’in de içinde bir eksiklik vardı, o da farkındaydı.
“Abi, bu oyun bitiyor gibi hissediyorum,” dedi, yavaşça.
Ben bir an sessiz kaldım, ne diyeceğimi bilmiyorum. Hani bazen, bir şeyin bitmesi gerektiğini hissedersiniz ama onu kabullenmek istemezsiniz ya… İşte o an tam öyle bir şeydi. “Bilmiyorum,” dedim, “Beni de çok sarıyor ama… sanki eski tadı yok.”
O an içimde bir şey kırıldı. O eski heyecanlı, geceyi sabaha bağlayan oyunların hiç bitmeyecek gibi gelmesi vardı ya… Şimdi hepsi silinmeye başlamıştı. O heyecanlı gülüşmeler, takım arkadaşlarının hatalı hamlelerine duyduğum sinir, bunların hepsi bir zamanlar bir anlam taşıyordu. Ama artık sadece birer anı gibi duruyorlar.
Kapanan Bir Pencere
Bir hafta sonra, yani o günün sabahı, akşam oynayacaklarımızı planlarken, internetteki bir haberi gördüm. “Lol, yeni sezonla birlikte bazı önemli değişikliklere gidiyor. Oyunun geleceği belirsiz.” O an içinde bulunduğum duyguyu tarif etmek gerçekten zor. Hem bir boşluk hissi vardı, hem de o haberin bende yarattığı hayal kırıklığı…
İlk başta, bu değişikliklerin ne kadar önemli olduğunu sorguladım. Belki de sadece bir dönem sonuydu. Kayseri’nin o masum sabahlarından birinde oyun bitiyordu. Ama sonra düşündüm, ben bu oyunla büyüdüm. Hangi yaşta olursam olayım, her şeyin sonunda, Lol’in benimle olması gerektiğini düşündüm.
Ve… o zaman fark ettim: belki oyun bitmeyecek, ama ben büyüdüm. Hayatlar değişiyor, insanlar değişiyor, aynı şekilde bizim içindeki oyunlar da değişiyor.
Bu Oyun Sadece Bir Oyun Muydu?
Evet, belki Lol bitiyor olabilir, ama onun içindeki değer, hissettiğimiz bağ ve kurduğumuz dostluklar hiçbir zaman kaybolmaz. Kayseri’deki günlerimin birçoğunda, o kadar yalnız hissediyordum ki, Lol benim tek sığınağım olmuştu. Ama bugün, o eski günlere bakarken, başkalarının da içimdeki değişimi fark ettiğini hissediyorum. Eskiden sıkça düşündüğüm “Eğlenceyi ne zaman kaybettik?” sorusu artık hayatımda sorulmaz oldu.
Bugün, bilgisayarımın başında bir şeyi fark ettim: belki bu oyun bitiyor, ama hayat bitmiyor. Değişim hep vardı, ama ben kabul edemedim.
Sonuçta, her şey bir süre sonra değişir, değil mi?
Son Bir Söz
Lol’in bitmesi bir dönem sonuysa, bence bu dönemin başlamasına vesile olan her şeyin de hatırlanması gerekir. Her şeyin bir sonu olduğu gibi, her başlangıcın da bir anlamı var. Kayseri’de, o eski heyecanla bir gün daha başlamak yerine, hayal kırıklıklarımla yüzleşip yeniden büyümek… belki de tam olarak bu. Yani, bir oyun bitiyor olabilir, ama bunun arkasında kalan anılarla devam etmek de benim seçebileceğim bir yol.
Ve belki de bu yazı, her şeyin bittiği zamanlarda bir şeylerin yeniden başladığının bir hatırlatıcısıdır.